Ortaca’da Sessizlik Hakim: Dal-Bel Krizinde Kimse Konuşmuyor!

İlhan’ın kamuoyunu sarsan bu açıklamasında, parti içi ayrışmalar, kumpaslar, dedikodular ve 7-8 kişilik bir grubun yürüttüğü entrikalar nedeniyle görevini sürdüremez hale geldiğini ifade etmesi, sadece Ortaca’da değil, bölge genelinde de büyük yankı uyandırmıştı...

Yazının yayınlandığı gün, sadece okunmakla kalmadı. Çok sayıda vatandaş tarafından tarafıma soruldu. Okurlarım, yaşananların perde arkasını merak etti. “Bu 7-8 kişilik grup kim?”, “Ortaca Belediyesi’nde bir hizipleşme mi var?”, “Belediye Başkanı neden sessiz?”, “Dal-Bel’in içi gerçekten kaynıyor mu?” gibi sorular, yazının ardından arka arkaya geldi.

Ancak o günden bu güne tam dokuz gün geçti. Ve ne yazık ki bu süre zarfında ne Belediye Başkanı Evren Tezcan, ne de istifa eden İbrahim İlhan, kamuoyuna bir açıklama yaptı. Ya da yapıldıysa da, kamuoyuna duyurulmadı. Ortaca’da kelimenin tam anlamıyla bir sessizlik duvarı örüldü.

Oysa sessizlik, bu meselede bir çözüm değil; bilakis, büyüyen bir güvensizlik haline gelmiş durumda. Çünkü İlhan’ın açıklaması, basit bir “görevden ayrılış” değil; kurum içi çatışmaların, hiziplerin ve yönetimsel kırılmaların açık ifadesidir.

“Dışarıdan değil, kendi içimizden gelen ayrışmalar, bölünmeler, dedikodular, kumpaslar ve sahne arkasında dönen oyunlar beni derinden yıpratmıştır.”

İbrahim İlhan’ın bu cümlesi, satır aralarında kalan bir serzeniş değil, Ortaca Belediyesi'nin iştiraki olan bir kamu şirketinde yaşanan bir kriz alarmıdır. Peki, bu alarmı duymazdan gelmek kimin yararına?

Dal-Bel’in bütçesi belediyeden büyük mü?

Ortaca kamuoyunda konuşulanlara göre Dal-Bel A.Ş.’nin yıllık mali hareketliliği, bazı yıllarda Ortaca Belediyesi'nin ana bütçesini dahi aşabilecek düzeyde. Bu iddia doğruysa, mesele yalnızca idari değil; ekonomik ve siyasi sonuçları olan bir meseleye dönüşmektedir.

Ortaca halkı, bu şirketin gelirlerini, harcamalarını, ihalelerini ve yönetim yapısını bilmek, sorgulamak ve şeffaf bir yönetim anlayışı talep etmek hakkına sahiptir. Hele ki bu şirketin başında yaşandığı iddia edilen entrikalar ve liderlik çatışmaları, kamu kaynaklarının yönetimi açısından ciddi bir zafiyet işaretiyse, konu daha da yakıcı hale gelir.

Yetki halkın, hesap da halka verilmelidir

Ortaca Belediye Başkanı Sayın Evren Tezcan’ın, Dal-Bel Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini devraldığı, İbrahim İlhan tarafından bizzat duyurulmuştu. Bu durum, hem şirket yönetiminin hem de kamuoyunun gözü önündeki tüm yetkinin artık Sayın Tezcan’da olduğunu göstermektedir.

Bu nedenle, sadece siyasal nezaket gereği değil, demokratik meşruiyet gereği, hesap verme sorumluluğu gereği, Başkan Tezcan’ın kamuoyuna açıklama yapması, yaşanan sürece dair net ifadeler kullanması, hem etik hem de yasal bir zorunluluktur.

Aynı şekilde, ağır iddialarda bulunan İbrahim İlhan da, kamu vicdanında oluşan boşluğu açıklamalarıyla doldurmalıdır.

Çünkü ortada bir istifa varsa, nedenleri açıklanmalı; eğer gerçekten iddia edildiği gibi "7-8 kişilik bir grup" kurumsal barışı tehdit edecek boyutta hareket ediyorsa, bu durum kamuya mal edilmelidir. Aksi halde, bu iddialar hem şirketin hem belediyenin güvenilirliğine zarar verecektir.

Vatandaş koltuk savaşları değil, hizmet bekliyor

Ortaca’da halk, oyunu; yollar yapılsın, parklar açılsın, gençler iş bulsun, sosyal yardımlar artsın, çevre korunsun diye verdi.

Kimse; entrika çevirilsin, kişisel hesaplar görülsün, kulislerde hizip kovalansın diye sandık başına gitmedi.

O nedenle sorumluluk taşıyan herkesin, kamuoyunu bilgilendirmesi artık bir tercih değil, vicdani ve anayasal bir görevdir.

İlginin ve suskunluğun bu kadar yüksek olduğu başka bir yerel konu hatırlamıyorum. Ortaca halkı, sürecin peşindedir.

Ve unutulmamalıdır: Kamu görevi yapanlar, kamuya hesap vermek zorundadır...

Sevgilerimle

Gazeteci Ali ERTURAN

gazetecialierturan@gmail.com