Bugün Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi, yalnızca yerel halka değil, çevre illere de umut veren bir sağlık üssüne dönüşmüşse, bu dönüşümde önemli pay sahibi olan isimlerin başında Başhekim Prof. Dr. Turhan Togan yer almaktadır. Ne var ki; son dönemde birkaç tahtakurusu haberiyle bu büyük dönüşümü gölgelemeye çalışan bazı çevreler, kamuoyunu suni gündemlerle yönlendirmeye çalışmaktadır.
Bu yazının amacı herhangi bir kişiyi sınırsızca övmek değil; yapılan işin büyüklüğünü ortaya koymak, hakkı teslim etmek ve sorumluluğun gerçek sahiplerini adalet terazisinde değerlendirmektir. 38 yıllık araştırmacı gazeteci ve üniversite onaylı uzman araştırmacı kimliğimle, bu satırları bilgiye, belgeye ve kamu vicdanına dayanarak kaleme alıyorum.
2020 yılında pandemiye karşı mücadelede ön cephede yer alan isimlerden biri olan Prof. Dr. Turhan Togan, o dönemde Pandemi Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. Valilik ve İl Sağlık Müdürlüğü ile eşgüdüm içinde yürüttüğü çalışmalar sonucunda, aşılama oranlarında Türkiye ortalamasının üzerine çıkan Muğla, vaka ve kayıp oranlarını da minimum seviyede tutmayı başardı. Bu başarı, tesadüf değil; bilimsel ve yönetsel disiplinin bir sonucuydu.
Pandeminin ikinci ayında başhekim olarak atanan Togan, sadece süreci yönetmekle kalmadı; hastanenin kapasitesini geleceğe hazırlayacak şekilde genişletti. Yoğun bakım yatak sayısı 45’ten 106’ya çıkarıldı. Tüp bebek ünitesi, çocuk yoğun bakım, üçüncü basamak yenidoğan yoğun bakım gibi birimler hizmete girdi. Organ nakil birimi kuruldu; 33 böbrek nakli başarıyla gerçekleştirildi, karaciğer ve kornea nakillerine başlandı. Tüm bu gelişmeler, Muğla’da sağlık alanında yeni bir dönemin başladığının işaretidir.
Başhekimlik süresince hastaneye 17 yeni özellikli birim kazandırıldı. Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Merkezi (GETAT), işitme merkezi ve inme merkezi gibi birimler bunlar arasında yer aldı. Özellikle Eylül 2024 itibarıyla faaliyete geçen ışın tedavi merkezi, günde 80-90 kanser hastasına hizmet vererek, büyükşehir hastanelerine yapılan sevkleri neredeyse tamamen ortadan kaldırdı.
Daha önce sabah otobüsüne binip 300 kilometre yol giderek ışın tedavisi almak zorunda kalan hastalar için bu değişim, yalnızca fiziksel değil, psikolojik bir rahatlama da sağladı. Bu hizmeti Muğla halkının ayağına getiren yönetim anlayışı, sağlık alanında bir vizyonun ürünüdür.
Yukarı mahalledeki ormanlık alandan alınan izinle, yaklaşık 2000 araçlık bir otopark hayata geçirildi. Bu proje, geleneksel ihale süreçlerinin ötesinde, kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları ve iş dünyasının katkılarıyla adeta imece usulüyle tamamlandı. Kamyon, iş makinesi, malzeme desteği veren tüm paydaşların katkısıyla otopark kısa sürede halkın kullanımına açıldı. Bu örnek, başhekimliğin sadece tıbbi değil, altyapısal sorunlara da çözüm üretme iradesi taşıdığını göstermektedir.
Yatağan Devlet Hastanesi’nin, Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne ek bina olarak bağlanmasıyla birlikte, %20 olan doluluk oranı kısa sürede %80’e ulaştı. Göz, genel cerrahi, kulak burun boğaz gibi branşlarda eksik kadrolar tamamlandı, ameliyatlar yapılmaya başlandı. Böylece Milas-Yatağan hattındaki hasta yoğunluğu merkeze yığılmadan çözüldü. Vatandaşlar kendi ilçelerinde nitelikli sağlık hizmetine erişme imkânı buldu. Bu sistemsel bir başarıdır.
Yaklaşık üç yıl önce mevcut yatak kapasitesinin geleceğe yetmeyeceğini öngören başhekimlik, 400-500 yataklık ek birim talebiyle süreci başlattı. Gelişmelerle birlikte, siyasiler ve Sağlık Bakanlığı devreye girdi. Sonuç olarak; Dirgeme yolu üzerinde, 300 dönümlük arazi üzerine inşa edilecek 1000 yataklı, yatay mimariye sahip bir şehir hastanesi projesi hazırlandı ve ihalesi geçtiğimiz aylarda tamamlandı. Teslim tarihi 2028 olan bu dev yatırım, Muğla’nın sağlık geleceği için stratejik bir kazanımdır.
Son haftalarda neredeyse organize şekilde gündeme getirilen tahtakurusu konusu, her hastanede ya da otelde zaman zaman yaşanabilecek izolasyon sorunlarının medyada abartılarak yansıtıldığını göstermektedir. Bu gibi durumlar önemsiz değildir; ancak sistematik başarıların gölgelenmesine yol açacak şekilde kamuoyuna sunulması da sağduyulu bir yaklaşım değildir.
Bu süreçte dikkat çeken nokta; İl Sağlık Müdürlüğü’nün yeterince görünür olmaması, açıklama yapmaması ve sürecin tüm yükünün başhekimliğe yüklenmesidir. Kurumsal sorumlulukların tek bir yöneticiye indirgenmesi, adil bir değerlendirme anlayışıyla bağdaşmaz.
Kamuoyuna yansıyan bazı iddialara göre, Prof. Dr. Turhan Togan’ın görevden alınması yönünde milletvekillerine talepler iletildiği söylenmektedir. Oysa unutulmamalıdır ki, milletvekilleri halkın temsilcileridir. Görevleri; bireysel hesaplaşmalara aracılık etmek değil, kamu yararını savunmaktır. Eğer bir milletvekili, toplumun takdirini kazanmış bir başhekim hakkında idari girişimlerde bulunuyorsa, bunun kamu vicdanında sorgulanacağı açıktır.
Prof. Dr. Togan’ın babamızın oğlu değil; ancak ortada somut bir emek ve sonuç varsa, bunun teslim edilmesi hem gazetecilik etiği hem de kamu yararı açısından zorunluluktur. Elbette, bir usulsüzlük ya da etik dışı bir davranış tespit edilirse, bunu da aynı netlikte kamuoyuna sunmak boynumuzun borcudur. Ancak sosyal linçle, dedikodularla, bilgiye dayanmayan söylemlerle yürütülen karalama kampanyaları, sadece kuruma değil, hizmet alan vatandaşlara da zarar verir.
Çoğu zaman gerçek sessizdir. Ancak o sessizliğin arkasında; gece gündüz çalışan sağlık çalışanları, alın teri döken yöneticiler ve halk için mücadele eden insanlar vardır. Bu yazı, o sessizliğe ses verme, bir hakkı teslim etme ve sorumluluğun doğru adreslere yöneltilmesi çabasıdır.
Unutulmamalıdır ki: Muğla halkının sağlığı, kişisel hesaplaşmalardan ve siyasi ayak oyunlarından çok daha değerlidir. 11.05.2025
Sevgilerimle / Gazeteci Ali ERTURAN
gazetecialierturan@gmail.com