Bu yalnızca Ortaca’nın, Dalaman’ın, Köyceğiz’in değil; Türkiye’nin dört bir yanına yayılmış, derinleşmiş, kronikleşmiş bir sorun. Kaçak yapılar sadece inşa edilmiyor. Üzerine bir de günlük kiraya veriliyor. Yani yasa dışı yapıdan yasa dışı kazanç sağlanıyor. Üstelik göz göre göre… Sormak gerek: Bundan kim rahatsız?
Ortaca Belediye Başkanı Evran Tezcan’ın rahatsız olduğunu hiç sanmıyorum. Öyle olsa, şimdiye dek bu konuda bir mücadele verdiğini mutlaka görürdük. Ama ortada ne bir duruş var, ne bir irade. Tam tersine, kaçak yapılar bir bir tespit ediliyor, güya ceza kesiliyor, ardından da kapı numarası veriliyor. İşte asıl mesele burada başlıyor…
Kaçak yapıya kapı numarası vermek, yapılan yasa dışı işi resmileştirmek değilse nedir? Bu, vatandaşa açıkça şu mesajı vermektir: “Merak etme, yapını yıkmayacağız. Devam et.” Oysa bir suç işleniyor ve bu suça karşı görevli kurumların eliyle zemin hazırlanmış olmuyor mu?
Ortaca’da kaçak yapılaşma, belediyenin, kaymakamlığın, kolluk kuvvetlerinin, Aydem’in ve Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’nün gözleri önünde gerçekleşiyor. Herkes biliyor ama kimse üstüne alınmıyor. Bu kurumlardan biri dahi “Bu yanlış, dur!” demiyor. Aksine, her biri bu sürecin parçası haline gelmiş gibi duruyor. Elektrik bağlanıyor, adres kaydı yapılıyor… Ve sistem, bu yasa dışı düzenin devamı için işlemeye devam ediyor.
Deprem gerçeği ortada. Binlerce insanımızı kolonların altında kaybettik. Ama kimse ders almıyor. Kimse “Yarın bu kaçak yapılar can alırsa vebali kime?” diye sormuyor. Çünkü herkes kendi konforuna, menfaatine bakıyor. İlgili kurumlar ya sessiz kalıyor ya da adeta “Bize ne?” der gibi kayıtsız kalıyor…
Oysa belediyenin görevi kaçak yapıya kapı numarası vermek değil, o yapıyı durdurmaktır. Mühürlemektir. Yıkmaktır. Ama Ortaca Belediyesi, ceza kesmekle yetinip, ardından kapı numarası vererek vatandaşına güvence sunuyor gibi davranıyor. Bu, idarenin kendi eliyle yasa dışı bir yapıya alan açması anlamına gelir. Belediyenin verdiği “adres”, kaçak yapıya meşruiyet kazandırıyor.
Yüzlerce yapı bu şekilde resmileştiriliyor. Ve bu durumdan kimse rahatsız değil. Çünkü yıkım yok. Çünkü gerçek bir yaptırım yok. Çünkü sistem cezayı bir formaliteye indirgemiş durumda. Hal böyleyken ben çıkıp vatandaşa “Yap kardeşim, nasıl olsa kimse bir şey demiyor” desem suçlu olurum. Ama yetkililer suçsuz! Çünkü onlar hiçbir şey yapmadan, her şeyi olduğu gibi bırakmayı tercih ediyor…
Kaçak yapılaşmayı savunmam. Asla desteklemem. Bu topraklarda yaşanan depremlerde ölen her bir canın vebali, sadece müteahhitin değil; göz yuman, denetlemeyen, kapı numarası veren herkesin omzundadır…
Ortaca Belediyesi, kaçak yapıların önünü kapatmak yerine kapı numarası vererek bu işi fiilen resmileştiriyor. Bu açıkça bir mesajdır: “Yıkım yok, devam edin.” Ve bu mesajın muhatabı sadece halk değil; valilik, kaymakamlık, kolluk kuvvetleri ve en başta da Çevre Şehircilik İl Müdürlüğüdür…
Eğer bir ülkede kaçak yapıya kapı numarası veriliyorsa, orada hukuk değil, kuralsızlık işlemeye başlamış demektir… 05.08.2025
Sevgilerimle
Gazeteci Ali ERTURAN
gazetecialierturan@gmail.com